TİCÂRET ERBÂBINA TAVSİYELER

TİCÂRET ERBÂBINA TAVSİYELER

Bir tüccar şu üç husûsu aslâ akıldan çıkarmamalıdır:
1. Cenâb-ı Hak, yeryüzündeki her bir canlının rızkını üzerine almıştır.
2. Hiçbir ticâret ve alışveriş bizi, Allah (c.c.)'ı zikirden, namazı kılmaktan, zekâtı vermekten ve diğer dînî vazîfelerimizden alıkoymamalıdır. Bu meziyetleri üzerinde taşıyan insanlar Nur Sûresi'nin 37. âyetinde övülmüşlerdir. Allâh'ın (c.c.) zikrinden yüz çeviren insanların geçim sıkıntısı çekecekleri âyet-i kerîme ile sâbittir.
3. Allâh (c.c.)'ın alınıp satılmasını yasakladığı eşyânın hiçbirisinin ticâreti yapılmamalıdır.
Cenâb-ı Hakk, Bakara Sûresi, 275. âyetinde meâlen şöyle buyurmaktadır: "Allah (c.c.), alış-verişi helâl, fâizi haram kılmıştır."
Nisâ Sûresi, 29. âyetinde meâlen, "Ey mü'minler! Mallarınızı aranızda bâtıl yere yemeyin. Meğerki aranızda rızâdan husûle gelmiş bir alım-satım olsun..." buyurulmaktadır. Taberânî'de geçen bir hadîs-i şerîflerinde Peygamber Efendimiz (s.a.v.) "Kazancın en hayırlısı, insanın kendi eli ile olan ameli (sanatı, mesleği) ve her bir mebrur (hîleden uzak, iyi) ticâret muâmelesidir." buyurmuşlardır. Ayrıca başka bir hadîs-i şerîflerinde, kazancın beş çeşit olduğunu ve bunlardan en güzelinin ticaret olduğunu beyân buyurmuşlardır.
Bu ve daha başka âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerden anlaşılmaktadır ki ticâret helâldir ve geçimi temin yollarının en güzelidir. Dînimize göre, geçimini ticâretle sağlayan kişilerin ticârete âit fıkhî mâlûmât ve ticâret ahlâkını bilmesi ve tatbîk etmesi icâb eder. Çünkü alınıp satılması dinen câiz olan ve olmayan şeyleri bilmeyen, ticâretine hîle karıştıran, malının satılması için yalan söyleyen, malın ayıplarını gizleyen tâcirler büyük bir mes'ûliyet altına girmiş ve rızıklarına haram karıştırmış olurlar.
Bu sebeple Hz. Ömer (r.a.); "Dînî hükümleri bilen, alınıp satılmasında dînen mahzur bulunan ve bulunmayan mallara vâkıf bulunan kimselerden başkası, bizim çarşı-pazarlarımızda satıcılık yapmasın!" buyurmuşlardır.

Fazilet Takvimi